Anasayfa / Faruk Beşer / Helal gıda ve iki mektup
Faruk Beşer

Faruk Beşer

Eklenme Tarihi: 07 Eylül 2012 00:00

Helal gıda ve iki mektup

Oysa helal gıdada asıl unsur insan emeğidir. Mesela "Ben helal gıda üretiyorum" diyenlerin sendika lafını duyunca tüyleri diken diken oluyor. İnsan emeğinin sömürüsü üzerine kurulu fabrika ve tesiste helal gıda üretilebilir mi? Habip Erim.

Cevap

Elbette helal gıda üzerinden de olsa haksız rekabet ve haksız kazanç olmamalıdır. Bunu da istismar edenler varsa bunun da önlemleri alınmalıdır. Ancak bazı çevreler de, helal gıda sözünden rahatsız oldular ve ürettiklerinin helal olması gibi bir dertleri olmadığı için bunu bir haksız rekabet olarak dillendirmeye başladılar. Bu da haksız bir durum değil mi? TSE, ISO 901 ve benzeri lisanslar için de aynı şeyi düşünemez miyiz? Birisi çıkıp filan marka böyle bir belge kullanıyor, kendi malının kaliteli olduğunu söylemekle bizim malımızın kalitesiz olduğunu ihsas ediyor derse bu doğru olur mu? Sen de malını kaliteli yap, belgeni al, denmez mi ona?

Onlar istedikleri gibi üretmesinler denmiyor. Herkes kimin ne ürettiğini bilsin, helal üretiyorum diyenin de gerçekten helal üretip üretmediği kontrol edilsin, eğer dediği gibi ise ona helal damgası vuran kurumlar bulunsun, onlar da denetlenebilsinler. Dileyen dilediğini yesin. Ama öbürünün helalından rahatsız olmasın.

Müslümanlar helal üretmek, helal satmak ve helal yemek zorundadırlar. Bu Allah'ın bir emridir. Ama çalışanın hakkını da teri kurumadan vermelidirler, kul hakkının her türlüsünden sakınmalıdırlar. Bu da Allah'ın emridir. Ancak bu ikincisini yapmayan birincisini de yapmasın diyemeyiz. Onu da yapsın onu da yapsın deriz.

2.mektup

Helal gıda konusuna değinmişsiniz, teşekkür edip birkaç soru sormak istiyorum. İlgili bakanlıklar gerekeni yapmıyorlar. Mesela hangi ilaçlarda domuz kaynaklı maddeler vardır? Bu konuda biz ne yapmalıyız?

Aynı şekilde kozmetiklerde insan ceninin kullanıldığı iddiası var. Bu doğru ise hangi ürünlerde kullanıldığını bilmek istiyoruz. Çünkü bu ürünlerin girmediği ev neredeyse yok gibidir. Mehmet Aksoy

Cevap

Toplum düzenini sağlayan kurallar hukuk ve ahlak kurallarıdır. Yani hukukun yanlış dediği şeylerden birini yapanın kulağını devlet çeker ve cezalandırır. Bu, hukukun yaptırımı olur.

İnsanlar; ayıptır, bizi kınarlar, vicdanımız sızlar, böyle yapmayalım diyorlarsa bu da ahlakın yaptırımı olur.

Biz diyoruz ki, bu iki yaptırım gerekli olmakla beraber yetmez. Çünkü hukukun ulaşamadığı, vicdanların da köreldiği noktalar vardır. Orada bir üçüncü yaptırım daha olmalıdır; Dinî yaptırım, ya da Allah korkusu. İnsanlar böyle bir ahlakla yetiştirilmiş olmalıdırlar ki aldatma en alt düzeye insin, onun da hukuk yakasına yapışsın.

Akif ahlak felsefesini şu mısralarla özetlemiş:

Ne irfandır veren ahlaka yükseklik ne vicdandır

Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır

Yüreklerden silinmiş kabul edilsin havf-ı Yezdan'ın

Ne irfanın kalır tesiri katiyen ne de vicdanın.

Kısaca ahlaklı olmak sadece bilgi ve vicdan işi değildir. Ahlaki değerler Allah korkusuyla kazanılır. İnsan bu duyguyu yaşamıyorsa ne bilgi ne de vicdan işe yarar, demek istiyor.

İkinci bir mesele, Müslüman için helal gıda aramak kadar, ürünleri ve üretenleri sorgulamak da bir görevdir. Kravatının rengini kostümüne uydurmaya, ya da ayakkabısının rengini eşarbına uydurmaya çalıştığı kadar yediğinin içindekilerin ne olduğuna da dikkat etmek zorundadır. Bu da tüketiciler olarak bizim görevimizdir.

İnsanoğlu mala ve paraya karşı haristir. Eğer kendini gözetenlerin olduğuna inanmıyorsa yapamayacağı hiçbir adilik yoktur. Ürettiklerine cenin de katar, pislik de katar.

Bunu Batı bir ölçüde kanun gücüyle kontrol etmektedir. Ancak laik kanunların kitabında helal ve haram kavramları yoktur. Onlar için önemli olan ürünlerine ne kattıklarını açıkça beyan etmeleridir.

Biz de ise ne sözünü ettiğimiz ahlak, ne de güçlü bir hukuki denetim vardır. O halde inanan insanlar devletin yapacağı işi de bir yere kadar kendileri yapmalı, aldıkları ürünlerin nasıl üretildiğini bilmelidirler. Helal denetim dernekleri bunun için vardır ve olmalıdır.

Bendeniz ilaç sanayiini de silah sanayii gibi, bir bağımsızlık ve namus meselesi olarak görüyorum. Yüce himmet sahiplerinin bu konulara el atması aynı zamanda bir ibadettir diye düşünüyorum.

Yazarın Diğer Bazı Yazıları

Yorum Yap

Yorumlar

Bazı Haberler

Topuk kanı reddi sebebi ile Anayasa Mahkemesine başvuru örneği

Topuk kanı reddi sebebi ile Anayasa Mahkemesine başvuru örneği

Sizinde bebeğinizden topuk kanı örneği istenmiş, vermediğiniz için zulme mâruz kalmış ve diğer hukuk yollarını tüketmişseniz aşağıdaki formu kendi gelişmeleriniz çerçevesinde doldurup kendiniz veya avukatınız aracılığı ile Anayasa Mahkemesine müracaat edebilirsiniz.

Selam ver mutlu ol

Selam ver mutlu ol

Selamlaşmak, teşekkür etmek mutluluğu artıyor: Türkiye'de en çok hangi bölgeler yabancılarla konuşuyor? Rasülullah (a.s.v.) Hz. Enes’e (r.a.) şöyle buyurmuştur: “-Ey Enes! Ümmetimden rastladığın kimselere selam ver ki ömrün uzasın. Evine girdiğinde selam ver ki hayrın ve bereketin çok olsun.”

Edremit Aile Mahkemesi'ne Suç Duyurusu: Topuk Kanı zorbalığına tepki

Edremit Aile Mahkemesi'ne Suç Duyurusu: Topuk Kanı zorbalığına tepki

DSÖ'nün emir ve direktiflerine vahiy gibi sarılan Sağlık Bakanlığı hâmilelere şeker yüklemesi ve bebeklere topuk kanı zülmüne devam ediyor. Sezaryan zulmünü bitirmek için gayret etmeyen Sağlık ve Aile Bakanlıkları topuk kanı söz konusu olunca milleti tehditten geri durmuyor. Bebeklerinden zorla topu alınmasına itiraz eden Özdemir ailesi, Edremit 1. Aile Mahkemesinin aleyhlerine verdiği tedbir kararını Bursa Bölge Adliye Mahkemesine taşımıştı. Şimdi de aile adına açıklama yaptı.