Faruk Beşer
Eklenme Tarihi: 31 Ağustos 2014 00:00
Konunun tıbbi, biyolojik, insani boyutları var. Dolayısıyla bu alanların sadece birinde uzman birisinin kürtaj için nihaî kararı vermesi imkânsız. Mütekâmil bir din bunların hepsini birden göz önünde bulundurarak hükmünü verir. Yani din ile bilimin çatışması düşünülemez. Biri fıtrattır, diğeri o fıtratın korunmasıdır. Eğer ikisi arasında bir çatışma varsa ikisinden birinde bir yanlış anlama var demektir. Araştırılıp düzeltilmesi gerekir. Bunu pek çok makineden oluşan bir fabrikaya ve onun bakımına ve verimli çalışmasına benzetebiliriz. Bakım ve çalıştırma talimatı makineleri bozuyor ve verimi azaltıyorsa ya bu talimatta ya da onun anlaşılmasında ve uygulanmasında bir problem var demektir.
Şöyle de diyebiliriz: Dinin fıtrata, dolayısıyla da bilime aykırı olmama gibi bir tabiatı vardır, din hayatı bir bütün olarak ele alır. Çünkü din, fıtratın korunmasını sağlamaktan ibarettir. Bu fıtrat sadece insan fıtratı da değildir. Ama modern bilimin dine aykırı olmama gibi bir hedefi ve derdi yoktur. Bilim bütünü, sadece kendi alanıyla ilişkisi kadar hesaba katar.
Bu fıtrat meselesi dini doğru anlamada önemli bir ölçüdür. Çünkü bilindiği gibi Allah kendi fıtratına/yaradışına, yani doğallığa müdahaleyi şeytanın özellikleri arasında sayar. 'Şeytan dedi ki, mademki ben lanetlik oldum, o halde yemin olsun senin kullarından bir kısmını kendime bağlayacağım, onları sınırsız kuruntulara sevk edeceğim, yoldan çıkaracağım. Onlara emirler vereceğim; hayvanların orasını burasını kesecekler, emirler vereceğim; Allah'ın yaratma kanununu bozacaklar'. (4/118-119) ayetlerinin yaklaşık anlamı bu.
Ayrıca buyurur ki,
'Hakikatten yüz çeviren dünyada bozgunculuk yapar, harsı da nesli de bozmak için uğraşır'. Hars ekin demektir, bir zamanlar 'kültür' yerine kullanılmıştı, tutmadı. Görüldüğü gibi, ekini, yani bitkilerin doğal yapısın ve insan neslini bozmak fesat ve bozgunculuk sebebi olarak gösteriliyor.
Ne var ki fıtrata, yani Allah'ın yaratışına müdahalenin sınırını tespit kolay değil, bunun nerede başladığını bilmek önemli, ama çok belirgin de değil. Bunu da ancak varlığı her yönüyle hesaba katan bütüncül bir bilim tespit edebilir. Mesela hücre kopyalama, genleri değiştirme, oluşmuş bir gebeliği zorunluluk yokken sonlandırma, cinsiyete müdahale etme, mücbir sebep yokken sezaryenle doğum yaptırma gibi uygulamaların, fıtrata/doğallığa müdahale olma ihtimalleri çok yüksek. Hatta genlerle oynayarak GDO'lar üretme gibi bazılarının neredeyse kesin olarak fıtratı bozma ve doğal olana müdahale etme olduğunu söyleyebiliriz. Yani azıcık da olsa bunda şüphe etmesek bunun bir şeytan işi olduğunu ilan edeceğiz.
Bu noktada dinin 'zaruret' prensibine de değinmeliyiz. 'Zaruretler haram olan şeyleri mubah kılar'. Zaruret, zarar görme durumu demektir. Buna bağlı ikinci prensip şudur: 'Zarar izale olunur'. Yani dinin ruhu ve hedefi, insanoğluna ve onun dünyasına zararlı olan şeyin ortadan kaldırılmasıdır. Ne var ki, burada da siyah beyaz yoktur. Kâr ve zarar dinin asıl kaynağında açıkça söylenmiyorsa onu ölçebilecek olanlar âlimlerdir, fakihlerdir. Bunun için de şu kurallar konmuştur:
Bir zarar kendi misliyle giderilemez
Ağır bir zarar daha hafif zararla kaldırılır
İki kötüden birini yapmak zorunda isek, hafif olan tercih edilir
Bunlar İslam'ın hem hukuk, hem de ahlak kurallarıdır. Çünkü İslam'da hukuk ahlakla iç içedir. Hukuksuz bir ahlak, ahlaksız bir hukuk düşünülemez.
Sonuç olarak kürtaj gibi konularda din-bilim birlikteliği olmadığı zaman hata yapılması kaçınılmaz olur. Gerçi daha hassas bir bakışla din-bilim ayrıştırması dahi doğru değildir diyebilirsiniz. Çünkü bilim dinin dışında ve ondan azade bir şey değildir. Belki sadece münzel/indirilen ayetler ve kevnî/varoluşsal ayetler ayırımı yapılabilir.
Yani böyle meselelerde insana, tabiata, kısaca varlığa bakış açılarımız, bedenimiz ve diğer varlıklar üzerinde nereye kadar yetkili olduğumuz bilgisi konuyu kavramamız açısından önemli. Bu sebeple dindarlarla, dünyeviler arasında konuya bakışta derin farklılıkların olacağı kesin.
Bugün sadece bir giriş yapabildik, devam edeceğiz.
Yorum Yap
Yorumlar