Anasayfa / Fatma K. Barbarosoğlu / "Ha soykırım ha modern tarım teknikleri"
Fatma K. Barbarosoğlu

Fatma K. Barbarosoğlu

Eklenme Tarihi: 16 Haziran 2010 00:00

"Ha soykırım ha modern tarım teknikleri"

Bizde böyle bir cümleyi ancak İsmet Özel kurabilirdi diyebileceğim bir cümle.

Heideger 1949 yılında Bremen'de yaptığı konuşmada "gaz odalarında ceset imalatı" ile makineleşmiş tarım kıyaslandığında "insana ait günahların tarihi" bakımından "Soykırım'ın tek bir örnek olmaktan çıkacağını" söylemişti. Tarihçi Peter Kempt'in sözleriyle, "Heideger her ikisinin de denetimsiz bırakıldığında dünya çapında ekolojik bir felakete yol açabilecek 'aynı teknolojik tutku'nun somutlaşmış halleri olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteydi." (Alıntılayan R.Sennett,Zanaatkar,s.12)

Soykırım, Heideger, modern tarım; bu üç başlık gündemin de etkisiyle beni derhal İsrail'in bütün dünyaya pazarladığı tohumlara götürdü.

İsrail'in "modern tarım" adı altında bütün dünyaya bitekliği elinden alınmış olan tohumları satıyor. Dünyayı bir kenara bırakalım kendimize bakalım. İsrail genetik yapısıyla oynadığı tohumları Türkiye'ye satarak milyonlarca dolar kazanıyor... Bu tohumlardan elde edilen ürünler hem sağlık sorunlarına yol açıyor, hem de tekrar tohum elde edilemiyor.

Gen teknolojisinde oldukça ileri olan İsrail'den kaçak yollarla Türkiye'ye sokulan genetik yapısı bozulmuş tohumlar Türk tarımını tehdit ediyor. Birkaç yıl önce Atatürk Havalimanı'nda bir İsrailli, piyasa değeri 100 bin YTL olan 3 kilogram domates tohumu ile yakalanmıştı. Hibrit (genetik yapısı değiştirilmiş) tohumları, Tarım ve Köy işleri Bakanlığı'nın izni ile yalnızca ABD, Hollanda, Fransa ve İsrail'den kurallar dâhilinde ithal edilebiliyor. Türkiye genetik yapısı ile oynanmış tohum ithali için yıllık yaklaşık 100 milyon dolar para harcıyor. Genetik yapısı değiştirilmiş tohumlar bir çeşit silah. Çeşitli sağlık sorunlarına yol açan hibrit tohumlardan sadece bir kez yüksek verim alınıyor ve bir daha tohum olarak kullanılamadığı için tohumculukta ihracatçı ülkelere bağımlı hale geliniyor.

Çocukluğumun yaşlıları tohumsuz gezmezdi. Birbirlerine armağanları bir mendilin içinde düğümlenmiş bir şekilde yelek ceplerinin cebinde taşıdıkları tohumlardan olurdu.

Bireyler olarak tüketim maddeleri üzerinden İsrail amborgosu uygulayabiliyoruz. Ama iş soframıza koyduğumuz sebze ve meyvelere geldiğinde zurnanın zırt dediği yer çıkıyor ortaya.

Birkaç yıl önce İsrail mallarına dair yayınlanan listelerdeki markaları görünce şok olmuştum. Market alış-verişimizin tamamı gibi bir şeydi. Bu defa yayınlanan listelerde sevinerek gördüm ki, kullandığım bütün market ürünleri yerli sermayeye dayanıyor. Temizlik ürünlerinden mutfak ürünlerine kadar.

Fakat hibrit tohum meselesi bendenizi fena halde düşündürüyor. Heideger'in soy kırım ile modern tarım arasında kurduğu bağlantının şokunu kolay atlatabileceğimi sanmıyorum.

Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı'nın kurmuş olduğu Tohum Bankası'nın çalışmalarının kamuoyu ile yeterince paylaşılmadığını düşünüyorum. (Sayın Yazar aranıp Tohum Bankası'nın bir "ihanet" olduğununu ve bu görüşe katılınmadığını bilgisi verildi)

Rusya Türk domateslerini duvara çarparak test ediyor. Diğer ülkelerden gelen domatesler duvar çarpılınca salça kıvamına kavuşurken "Türk domates" pinpon topu gibi geri dönüyor.

Dış piyasada satamadığımız domatesleri iç piyasada tüketince ne oluyor? Soykırımı kendimize mi uygulamış oluyoruz böylece? (Yeni Şafak)

Yorum Yap

Yorumlar

Bazı Haberler

Topuk kanı reddi sebebi ile Anayasa Mahkemesine başvuru örneği

Topuk kanı reddi sebebi ile Anayasa Mahkemesine başvuru örneği

Sizinde bebeğinizden topuk kanı örneği istenmiş, vermediğiniz için zulme mâruz kalmış ve diğer hukuk yollarını tüketmişseniz aşağıdaki formu kendi gelişmeleriniz çerçevesinde doldurup kendiniz veya avukatınız aracılığı ile Anayasa Mahkemesine müracaat edebilirsiniz.

Selam ver mutlu ol

Selam ver mutlu ol

Selamlaşmak, teşekkür etmek mutluluğu artıyor: Türkiye'de en çok hangi bölgeler yabancılarla konuşuyor? Rasülullah (a.s.v.) Hz. Enes’e (r.a.) şöyle buyurmuştur: “-Ey Enes! Ümmetimden rastladığın kimselere selam ver ki ömrün uzasın. Evine girdiğinde selam ver ki hayrın ve bereketin çok olsun.”

Edremit Aile Mahkemesi'ne Suç Duyurusu: Topuk Kanı zorbalığına tepki

Edremit Aile Mahkemesi'ne Suç Duyurusu: Topuk Kanı zorbalığına tepki

DSÖ'nün emir ve direktiflerine vahiy gibi sarılan Sağlık Bakanlığı hâmilelere şeker yüklemesi ve bebeklere topuk kanı zülmüne devam ediyor. Sezaryan zulmünü bitirmek için gayret etmeyen Sağlık ve Aile Bakanlıkları topuk kanı söz konusu olunca milleti tehditten geri durmuyor. Bebeklerinden zorla topu alınmasına itiraz eden Özdemir ailesi, Edremit 1. Aile Mahkemesinin aleyhlerine verdiği tedbir kararını Bursa Bölge Adliye Mahkemesine taşımıştı. Şimdi de aile adına açıklama yaptı.