Anasayfa / Fatih Dursun Alkan / Sorunumuz işsizlik mi, iş mi?
Fatih Dursun Alkan

Fatih Dursun Alkan

Eklenme Tarihi: 10 Kasım 2015 00:00

Sorunumuz işsizlik mi, iş mi?

 Teknoloji ve paranın hayatımıza bu kadar egemen değildi. Herkes kimseye muhtaç olmadan hayatını idame ettirebiliyordu.

Bir toplumda insanların genel ihtiyaçları olan yiyecek, giyecek ve barınak ihtiyaçları sistem içerisinde bir şekilde idame ettirilebilirken, şehirleşmenin ve modern yaşam şartlarının paraya entegre bir sistem oluşturmasıyla insanlar kendilerine yetmemeye, sürekli bir şeyler tüketmeye ve tükettiği sürece insan olarak kalabileceğiyle ilişkilendirilmeye başlanmasıyla bir çoğumuz işsiz, bir çoğumuz da işe yaramaz hale geldik.

Sefaletin kaynağı tamamen para ile ilgili. Emeğin mal şekline dönüşmesiyle birçok insan elde etmesi gereken ürünlere para karşılığı sahip olmak zorunda bırakılmış, paranın karşılığı olmayan şeyler bir bir paraya endekslenerek insanların hareket alanları kısıtlanmış ve günümüzün modern köleleri haline dönüşmüşler. Ayrıca reklâm ve tüketim kültürünün insana ihtiyacı olmayan şeyleri tükettirmesi de boğazlarımıza geçen ilmekler. Özgür olduğu iddia edilen birey, işvereninin veya amirinin izni olmadan bulunduğu işyerini bir an bile terk edemezken bizler hangi özgürlüğün varlığından söz edebiliyoruz?

İnsanlar ücretli çalışan birey olacak, bunun karşılığında para-faiz ilişkileri içinde kontrol altında tutulacak, böylece dünyada var olan sefalet katlanarak çoğalacaktır.

Plastik paranın yoğun kullanımı bile sistemin sadece para endeksli döndüğünü göstermektedir. Ücret karşılığı çalışan bireylerin birçoğu ay sonunda aldıkları ücret ile ancak zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilmekte; ne zaman olarak, ne de parasal karşılığı olmadığı için herhangi bir şey yapmaya fırsat bulamamaktadır. Zaten para kazanmaya yönelik olmayan faaliyetler boş zaman olarak nitelenerek, kapitalist düşünce bunu her zaman kendine karşı bir şer odağı olarak görmüştür.

Kapitalist dünyada, birey boş kalmamalı, eğer ki boş kalıyorsa bu süreleri de kendisi kontrol edebilmelidir. Televizyon, internet, sinema, spor gibi birçok faaliyetin hayatımızda artakalan pek çok zamanı kontrol edebilmesinin nedeni de insanları bu başıboşluktan, kendisi için bir şeyler yapabilme gücünden alıkoymaktır.

Para kazanmaya yönelik olmayan kadınların ev işleri bile kötülenmekte, kadın evinin dışında çalışmaya zorlanmakta, onun boşaltacağı alanı da bir başka kadınla doldurmaya çalışılması sistemin temel unsurudur. Ayrıca, insanların kendisi için yapacağı bir çok faaliyet de sistem kontrol edicileri tarafından hoş karşılanmamakta, paraya endeksli olmayan bir çok faaliyet deli saçması olarak tanımlanmaktadır.

 İnsanın ürettiği şeyin ne olduğu önemli değil, illa ki işgücünü satmaya mecbur kalsın.  İşgücünü satmayan kişi, lüzumsuz ilan edilmiştir ve ‘çalışmayan kişi yemek de yemesin' mantığı insanların beynine nakşedilmiştir. Sisteme yaranabilecek olan şey üretmesine odaklanılmış olduğundan üretilen şeyin nükleer bomba veya uyuşturucu ya da terör örgütlerine lojistik sağlamak olması da önemli değildir. Önemli olan üretimdir.

Bizlere okul hayatına başlayıp, sonrasında devam ettiğimiz iş yaşamımız sayesinde hayatı sadece okul-iş-ev örgüsü içinde kabullendiğimiz sürece topluma faydalı olabileceğimiz öğretildi. Ancak yapmakta olduğumuz işin ne olduğu ile asla ilgilenilmedi. Parayı kazandığımız sürece emek kutsandı. Ama bu işe gidip gelip, evlerde televizyon ve internet başında törpülediğimiz hayatlarımız sonrasında gelecekte var olursa çocuklarımız ve torunlarımız yattığımız yerde kemiklerimizi sızlatacak.

Hz. Âdem'den bu yana var olan insanlık, hiç bu kadar bir şeyin karşısında acze düşmemişti. Para sistemini yerli yerinde kullanamaz ve sistemin ayakta kalması için sürekli olarak tüketime devam edecek olursak zaten ölmeden mezarların içine girmiş olacağız.

Yazarın Diğer Bazı Yazıları

Yorum Yap

Yorumlar

Bazı Haberler

Topuk kanı reddi sebebi ile Anayasa Mahkemesine başvuru örneği

Topuk kanı reddi sebebi ile Anayasa Mahkemesine başvuru örneği

Sizinde bebeğinizden topuk kanı örneği istenmiş, vermediğiniz için zulme mâruz kalmış ve diğer hukuk yollarını tüketmişseniz aşağıdaki formu kendi gelişmeleriniz çerçevesinde doldurup kendiniz veya avukatınız aracılığı ile Anayasa Mahkemesine müracaat edebilirsiniz.

Selam ver mutlu ol

Selam ver mutlu ol

Selamlaşmak, teşekkür etmek mutluluğu artıyor: Türkiye'de en çok hangi bölgeler yabancılarla konuşuyor? Rasülullah (a.s.v.) Hz. Enes’e (r.a.) şöyle buyurmuştur: “-Ey Enes! Ümmetimden rastladığın kimselere selam ver ki ömrün uzasın. Evine girdiğinde selam ver ki hayrın ve bereketin çok olsun.”

Edremit Aile Mahkemesi'ne Suç Duyurusu: Topuk Kanı zorbalığına tepki

Edremit Aile Mahkemesi'ne Suç Duyurusu: Topuk Kanı zorbalığına tepki

DSÖ'nün emir ve direktiflerine vahiy gibi sarılan Sağlık Bakanlığı hâmilelere şeker yüklemesi ve bebeklere topuk kanı zülmüne devam ediyor. Sezaryan zulmünü bitirmek için gayret etmeyen Sağlık ve Aile Bakanlıkları topuk kanı söz konusu olunca milleti tehditten geri durmuyor. Bebeklerinden zorla topu alınmasına itiraz eden Özdemir ailesi, Edremit 1. Aile Mahkemesinin aleyhlerine verdiği tedbir kararını Bursa Bölge Adliye Mahkemesine taşımıştı. Şimdi de aile adına açıklama yaptı.