Anasayfa / Dr Kemal Yeşilçimen / Neden GDO’ya mahkumuz ?
Dr Kemal Yeşilçimen

Dr Kemal Yeşilçimen

Eklenme Tarihi: 12 Nisan 2013 00:00

Neden GDO’ya mahkumuz ?

İnternetten yararlanıyor, e-postanıza giriyor, tweet atıyor, facebook’ta arz-ı endam ediyor, dev ekranı zevkle izliyor, uçakla geziyor, tıkanan damarınız stentle açılıyor… bilimsel tıp sayesinde hayata tutunuyorsunuz. Bunları siz mi keşfettiniz?

Küresel sisteme bağlananlar, sağlıktan ekonomiye, bilimden teknolojiye kadar onların koyduğu kurallara farkında bile olmadan harfiyen uyarlar. Hayatınız kökten değiştiğinde, GDO’lu pirinci ve şekeri bilmeden yerken, obes, diyabet, kanser olurken bu kuralları hatırlayın. Nedir bu kurallar;

Birinci kural; parayı veren kuralı koyar. Kural denilen şey, parayı verenin çıkar ve isteklerinin hukuki metinleridir. Yoksa parayı veren kaybeder. O zaman parayı niye versin?

İkinci kural; parayı veren düdüğü çalar, parayı alan dinler. Yani parayı verenin kural dışı isteklerini de parayı alan dinlemek zorundadır. Bu nedenle parayı verenin hukuku, bir gecede parayı alanın hukuku olur ve ‘nasıl bir gecede her şey değişti’ diye de hayret edersiniz. Başka ülkelerde kısıtlanan mısır şekeri kotasının her artışında bu kuralı hatırlayın.

Türkiye’ye GDO‘lu pirinç girdi mi girmedi mi tartışmaları sürerken, Şeker Kanunuyla GDO payının artması bekleniyor. Avrupa ülkelerinde kota 0 ile yüzde 2 arasındayken, Türkiye’de GDO kotası sürekli artıyor. Yani ne yapsanız boş, eliniz mahkum yiyeceksiniz, hem de bilmeden. İnancınıza göre günahmış, harammış adamlar zerre kadar takmıyor.

Üçüncü kural; Bir şeyler alan bir şeyler vermek zorundadır, verdiklerine yani faturaya sağlık ve hayatı da dahildir. Yani hastalanıyoruz, ölüyoruz diye boşuna acıklı hikayeler anlatmayın. Her şeyin bir fiyatı vardır, bedava konforlu hayat yoktur. Domates tohumundan bilgisayar programlarına, ilaçtan teknolojiye, onların payını lisans ve patent hakkı olarak zaten veriyoruz.

GDO’lu şeker ve pirinçle şeker hastası, hipertansiyon, kanser oluruz diye endişe etmeyin, zincir hastaneler hizmetinizde. ‘GDO istemiyoruz’ diye huysuzluk etmeyin veya aşırı vergi koyarak önüne geçmeye de kalkmayın. Millet ucuz diye bol bol yesin, şişmanlasın. Aksi halde bunca hastane nasıl dolacak? Nasıl olsa hastalıkların tedavi faturasını SGK ödüyor. Korkmayın, merak ve endişe etmeyin, küresel sistem, her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüş. Şişmanlığa karşı kampanyalar, koşu bantları, bitkisel ilaçlar, diyetler, daha neler neler… hepsi hazır, daha ne? Size düşen sadece, GDO’lu gıdaları tatlı tatlı yemek ve hasta olmak. Tedaviyi de kafaya takmayın. Hasta olurken de, tedavi olurken de her türlü yardım hazır, tabii parası mukabilinde.

Sadece 4 milyar doları şeker ilaçlarına ödüyoruz. Şeker hastalığının doğurduğu bir düzine hastalık ise promosyon. GDO ile ne ilgisi var demeyin, mısır şekeri iştah merkezini bozarak obesiteye  ve buna bağlı bir düzine hastalığa yol açıyor. Diyabet bunlardan sadece birisi. Matruşka gibi, açıyorsunuz içinden obesite çıkıyor, onun da içinden de diyabet dahil bir düzine hastalık daha çıkıyor. Diyabetin içinden de yine bir düzine hastalık daha çıkıyor. Bu oyunu farkedemediğimiz için, son 9 yılda sağlık faturamız yüzde 800 arttı, hala uyanamadık. Oyun içinde oyun. GDO’lu bilim adamlarına bakarsanız ilgisi yokmuş. Bunların aklına uyarsak küçük Amerika olacağız, yedikçe yiyen, doymak bilmeyen, kapılardan sığmayan, bütün parasını, zamanını zayıflamak için harcayan, ameliyat üstüne ameliyat geçiren şişmanlara hazır olun. Sektör, sektör yaratıyor. Aklını kullanmayan milletlerin işi zor. GDO’lu hayatın sonu bu.

Sağlıklı toplum olmak için, ya acı gerçeklerle yüzleşeceğiz, ya da tatlı yalanlarla tüketim toplumu olacağız. Ya enerji, aşı, cep telefonu… gibi cari açığı artıran on konuda bizi dünya devi yapacak ‘Bilim ve Teknoloji Merkezi’ kurarak kuralları koyan irade ve güce kavuşacağız, ya da futbol, televole ve dizilerle uyumaya devam edeceğiz. Ya tavuk ülke olup altımızdan alınan yumurtalardan habersiz başkaları için çalışacağız, ya da bilim ve teknoloji kanadını çırparak özgür ve sağlıklı uçacağız. Hangisini seçelim? Ya ‘bilim nerde olsa gidiniz’ emrine uyacağız ya da bizi tatlı yalanlarla ve GDO ile aldatan küresel şeytana… Karar sizin.

 

Yazarın Diğer Bazı Yazıları

Yorum Yap

Yorumlar

Bazı Haberler

Topuk kanı reddi sebebi ile Anayasa Mahkemesine başvuru örneği

Topuk kanı reddi sebebi ile Anayasa Mahkemesine başvuru örneği

Sizinde bebeğinizden topuk kanı örneği istenmiş, vermediğiniz için zulme mâruz kalmış ve diğer hukuk yollarını tüketmişseniz aşağıdaki formu kendi gelişmeleriniz çerçevesinde doldurup kendiniz veya avukatınız aracılığı ile Anayasa Mahkemesine müracaat edebilirsiniz.

Selam ver mutlu ol

Selam ver mutlu ol

Selamlaşmak, teşekkür etmek mutluluğu artıyor: Türkiye'de en çok hangi bölgeler yabancılarla konuşuyor? Rasülullah (a.s.v.) Hz. Enes’e (r.a.) şöyle buyurmuştur: “-Ey Enes! Ümmetimden rastladığın kimselere selam ver ki ömrün uzasın. Evine girdiğinde selam ver ki hayrın ve bereketin çok olsun.”

Edremit Aile Mahkemesi'ne Suç Duyurusu: Topuk Kanı zorbalığına tepki

Edremit Aile Mahkemesi'ne Suç Duyurusu: Topuk Kanı zorbalığına tepki

DSÖ'nün emir ve direktiflerine vahiy gibi sarılan Sağlık Bakanlığı hâmilelere şeker yüklemesi ve bebeklere topuk kanı zülmüne devam ediyor. Sezaryan zulmünü bitirmek için gayret etmeyen Sağlık ve Aile Bakanlıkları topuk kanı söz konusu olunca milleti tehditten geri durmuyor. Bebeklerinden zorla topu alınmasına itiraz eden Özdemir ailesi, Edremit 1. Aile Mahkemesinin aleyhlerine verdiği tedbir kararını Bursa Bölge Adliye Mahkemesine taşımıştı. Şimdi de aile adına açıklama yaptı.