Topuk kanı ve aşı dayatmasında neler yapmalı ve nasıl yardım alabilirsiniz?

Ülkemizde ne yazık ki aşı ve topuk kanı zorbalığı tam gaz devam ediyor. Artarak devam eden bu işkenceye karşı ebeveynler nasıl davranmalı ve kimden yardım alabilirler. Lütfen ilgili anne-babalara ulaştırın...

Topuk kanı ve aşı dayatmasında neler yapmalı ve nasıl yardım alabilirsiniz?
AİLELER TOPUK KANI BASKISI İLE KARŞILAŞTIĞINDA NASIL HAREKET ETMELİ?
 
İşte Av. Cüneyt Bülent Şeker beyin hukukÎ tavsiyleri:

Eğer çocuğunuz hastanede doğum yapacak ise; hastaneye “Hastaneler için aşı-topuk kanı ret formunu…” resmi olarak verin (İadeli taahhütlü mektup ve mail ile de gönderin), kayda geçirin, ancak bu yeterli değildir. Bir başka vesile ile topuktan kan alabilirler veya aşı yapabilirler, sonrada “Bizim sizin ret dilekçenizden haberimiz yoktu” diyebilirler, o sebep ile anne ve çocuğu bir anlığına dahi yalnız bırakmayın.
 
Aile Sağlık Merkezi ve İl Sağlık Müdürlüğüne alttaki (02 numaralı) formu doldurarak (İadeli taahütlü mektup ile yollayın, ayrıca varsa İl Sağlık Müdürlüğü mail adresinden teyitli e-posta olarak gönderin. Bu gönderileri delil olarak elinizde tutun, bundan sonra aşı-topuk kanı için çağırılırsanız gitmeyin, sizi telefon ile ararlarsa arayan numaraya il sağlık müdürlüğüne gönderdiğiniz dilekçenin resmini atın. 
 
Bu dilekçeyi vermenize rağmen sizi arar rahatsız ederler ise;
- aramayı kayda alın,
- birkaç kez ararlar ise arama görüntülerinin fotosunu çekin,
- 3-4 kez ararlarsa bu arama kayıtlarının da ekran fotosunu çekin ve savcılığa TCK 123 ( Huzuru bozma suçu ) çerçevesinde şikâyet edin.
Şikâyet etmek isterseniz avukat.c.bulentseker@gmail.com adresi ile iletişime geçerek dilekçe örneği isteyin.
 
Onların size imzalatmak istediğin aşı-topuk kanı ret formlarını imzalamayın.
"Aşı-topuk kanı reddettiğinize dair imza vermeniz zorunlu…" lafı hukuki dayanağı olmayan bir yalandır. İmza bir rıza beyanıdır ve zorunlu rıza beyanı olmaz.
 
Onlara (Bunu imzalatın) diye talimat veriyorlar ancak "İmzadan imtina tutanağı" düzenleyebilirler. Sizi rahatsız etmeye hakları yok. Aslında onların size “Bu topuk kanı uygulamasının zararı yoktur, teşhise ve tedaviye garanti veririz” şeklinde bir imza vermeleri gerekir. Sizin kesinliği olmayan bir uygulamayı ret ettiğiniz için imza vermeniz veya imzaya zorlanmanız saçmadır.
 
Yani kimse ile muhatap olmayın. Cesaretlerini sizin bilgisizliğinizden ve korkunuzdan alıyorlar. Bilgi edinin ve korkmayın.
 
Daha sonra İl Sağlık Müdürlüğü dosyanızı Sosyal hizmetlere yönlendiriyor, sosyal hizmetler evinizde gelip bir tespit yapmak isteyebilir, bunları çok iyi karşılasanız ve bunlar çok iyi bir rapor tutsalar dahi bu sizin mahkemeye verilmesine engel olmuyor.
 
Kimi aileler onları da hiçbir şekilde içeri almıyor, bu da bir şeyi değiştirmiyor, ben eğer evdeki şartlarınız iyi ise bunları eve almanızda bir sakınca görmüyoruz. Ama görüşme iyi geçtiği için hatta hakkınızda iyi bir rapor düzenleseler dahi mahkeme açısından bir beklentiniz olmasın. Hakimler ekseriyet ile tedbir kararını talimat memuru gibi veriyorlar.  
 
Sonra sizi (Topuk kanı vermediğiniz gerekçesi ile) mahkemeye sevk edecekler, bunu standart olarak yapıyorlar, onların istediği ret formlarını imzalamanız bunu değiştirmez, hatta bunu aleyhinize kullanıyorlar, hâkim bizim düşüncemizde ise tedbir kararı istemini reddediyor (Ki bunlar azınlık) sistemin adamı veya cahil ise kabul ediyor, genellikle kabul ediyor. Yaptığınız hukuki savunmanın bir önemi yok, tedbir kararı vermek isteyen mahkemeler;
 
1-) Daha önce topuk kanı vermiş olmanız,
 
2-) Ya da resmi olarak çocuğunuzdan topuk kanı vermenizin çocuğa zarar verecek hemofili-T hücre yetmezliği gibi bir hastalığının olduğunu ispatlamanız haricinde (Ki bu da imkânsıza yakın, kanı ilk 24 saat içinde alıyorlar, topuk kanı almadan bu rahatsızlık ve etkileri ortaya çıkmaz.) hiçbir şeyi kabul etmiyorlar. Ancak bu hastalıkların olduğu durumlarda dahi eğer dikkat etmez iseniz çocuğun sağlığını hiçbir şekilde düşünmeden topuk kanı alabiliyorlar. Bu bir kan toplama faaliyeti, amacı çocuğunuzun sağlığı değil.
 
Duruşma günü size tebliğ edilir ve mahkemeye çağırılır iseniz size öncelikli tavsiyem; Mahkemeye bir mazeret dilekçesi vermenizdir. Bunu bebek için hastaneden aldığınız bir randevu ile delillendirmeniz, yani dilekçenizin ekine bu aldığınız randevu çıktısını koymanız yerinde olur. (Elbette şehir dışında olduğunuz veya eşinizin iş durumunu da mazeret olarak gösterebilirsiniz)
 
Bu mazeretin amacı zaman kazanmaktır, çünkü eğer bir kez topuk kanı aldırmamış iseniz siz zamana oynuyorsunuz.(Doğumdan itibaren 6 aylık sürenin geçmesine…) Eğer hakim mazeretinizi kabul eder, yeni bir duruşma günü verirse süre kazanmış olursunuz, yok eğer mahkeme sizin mazeretinizi kabul etmez ve sizi dinlemeden karar verirse “Haklı bir mazeret vermenize rağmen dinlenmediğiniz gerekçesi ile” kararı istinaf edersiniz. İstinaf mahkemesi (Bölge Adliye Mahkemesi) bu gerekçe ile kararı bozabilir. Bu bozma hakkından yararlanmak için mahkemeye duruşma öncesi ve sonrası bir dilekçe vermemiş olmanız da gerekir. Bunu verirseniz sizin “Yazılı görüşünüzün alındığı dinlenmenize gerek olmadığı…” yönünde karar verebilirler.
 
Eğer bunlardan hiç birisi olmasa dahi yani hakim süre vermese ve istinaf mahkemesi de dinlenmediğinizi dikkate almasa dahi bir şey kaybetmiş olmazsınız. Çünkü (Bizim görüşümüzdeki istisnai hakimler hariç) mahkemede dinlenmeniz hiçbir şey ifade etmiyor. Aleyhinize tedbir vermek isteyen ne gerekçe gösterirseniz gösterin yine de tedbiri veriyor. Ama bu önemli usul eksikliği Anayasa Mahkemesine başvurduğunuzda işinize yarayabilir.
 
Bu anlattığım kararın Aile ve Aile Mahkemesinin olmadığı yerde (Aile mahkemesi sıfatı ile) Asliye Hukuk mahkemelerine davanızın düşmesi halinde söz konusudur. Eğer ÇOCUK MAHKEMESİNE dosyasınız düştü ise bunlar hiç dinlemeden karar veriyorlar ve itiraz da (Kısa bir süre kazanmaktan başka) bir işe yaramıyor. Hatta çocuk 1 veya 2 defa topuk kanı vermiş olsa dahi bu mahkemeler aile aleyhine karar veriyor. Çocuk Mahkemesi kararlarına karşı istinaf yolu açık olmadığı için itiraz üzerine (Bir sonraki veya en yakın yerdeki) çocuk mahkemeleri incelemeden itirazı ret ediyor.
 
Aslında çocuk mahkemeleri bu davalarda GÖREVSİZ mahkeme, bunlar 18 yaşından küçük suç işlemiş çocukların davalarına bakarlar ve bu çocuklar hakkında sağlık koruma amaçlı tedbir kararı verirler. Çocuk mahkemesinin sizin davanıza bakması durumunda netice alabilme imkanı olan tek yol Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yoludur. Bu başvuruda (Kararın kesinleşmesinden itibaren 1 ay içinde yapılmalıdır.) Mahkemenin görevsiz olduğunu, sizi dinlemeden bu tedbir kararını verdiği (Eğer alınmış ise) bir kere topuk kanı alındığı vs. hususları başvuru formuna yazılmalıdır.     
 
Eğer duruşmaya katılma kararı vermiş iseniz duruşmadan bir-birkaç gün önce dilekçenizi verin ve duruşmada dilekçenizi tekrar ettiğinizi belirtin, kendinizi başkaca yormanıza gerek yok.
 
Bulunduğunuz yerde güvenilir bir hastane ve çocuk doktoru var ise burada çocuğunuzu muayene ettirebilir ve hatta topuk kanı ile aranan 6 hastalığa ait testleri (El üstünden veya damardan alınan kan ile) yaptırabilirsiniz (Eğer çocuk 2-3 aylık olmuş ve savunma sistemi oturmuş ise bunun çocuğa zararı olmadığını Alişan Yıldıran-Cüneyt Konuralp gibi doktorlar söylüyor, ama bu sizin tercihiniz, çocuğunuz sağlıklı ise neden elletmek isteyesiniz. Çünkü ben ve birçok avukat arkadaşım bu yolu denemiş olmasına rağmen yinede aleyhe tedbir kararı veriyorlar.
 
Bu konudaki raporunuzu mahkemeye sunabilirsiniz, yine eğer çocuğun sağlık durumu ile ilgili mahkeme bir hastaneye sevk eder ise (Kan testi yaptırmamak ve çocuğa sert bir şekilde müdahale ettirmemek şartı ile) bu devlet hastanesinde muayeneye çocuğunuzu götürebilirsiniz, ancak bu hastane ve doktora güveniniz var ise yapın, aksi takdirde çocuğu gereksiz yere hasta ilan etmeleri ve hatta yoğun bakım-küveze almaları burada çocuğa zarar verme tehlikeleri vardır.
 
Yenidoğan çetesi ne yazık ki bir istisnai durum değil, Türkiye deki şu andaki genel durum budur. O yüzden belki hiç muayeneye götürmemeyi tercih edebilirsiniz. Hiçbir şekilde çocuğunu muayeneye götürmeyen ve 6 ayın sonunda bir dilekçe ile işi bitirenler de vardır. Burada önemli olan velayet hakkını yok sayan bu baskıya boyun eğmemektir. Çocuklarınız size aittir, devlet; millete ve onun en önemli kısmı olan aileye hizmet için var olan bir organizasyondur, ancak bunların yaptığı bize tanrılık taslamaktır, çocuklarımızı özelleşmiş sağlık sisteminin hata ve suiistimallerine karşı bizim korumamızdan mahrum hale getirmek, hasta garantili sağlık sistemine iş temin etmektir. Ancak bu alt kademenin amacıdır, bu emirleri veren Global güçlerin amacı nüfus kontrolü ve bu sınırsız tıbbi müdahale yetkisini bir silah gibi kullanmaktır.
 
Bu gün sağlık sistemi çocuklarınıza standart test ve tedaviler ile zarar verirse hakkınızı almanız imkânsıza yakındır. O yüzden elinizdeki tek şey, zararlı bir uygulamaya karşı TIBBİ MÜDAHALEYİ RET HAKKINIZI KULLANMAKTIR… Bu hakkınız vardır, ancak bu hakkı korumanız ve kullanmanız gerekmektedir. Çünkü bu hakkınız elinizden alınmak istenmektedir.
 
Benim mahkeme süreçlerinden edindiğim izlenim; çocuğun sağlığının-üstün yararının filan düşünülmediğidir. Bunların derdir; “Neden idari talimatın yerine getirmedin, neden topuk deldirmedin, neden çocuğu sevk ettiğimiz yerde test kanı verip muayene ettirmedin, oraya para kazandırmadın…” derdidir. 3 defa topuk kanı verenlerin dahi mahkemeye verildiğini gördüm, 8 defa topuk kanı alındığını duydum. Yani arsızlıkta bir sınır tanımıyorlar, tek çare bunları yok saymak, daha fazla arsızlaşmalarına müsaade etmemektir. Gerekir ise papucun pahalı olduğunu bunlara göstermektir.
 
Bu kararları Aile Mahkemeleri (İstinafa tabi -14 gün) veya Aile mahkemesi olmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri veriyor.
 
Eğer bu dava çocuk mahkemesinde görülüyor yahut da Çocuk Mahkemesi kararı vermiş ve size tebliğ etmiş ise, itiraz edin (7 gün içinde). Bazı avukat arkadaşlarımız Çocuk mahkemeleri görevsiz olduğu gerekçesi ile hem itiraz, hem de istinaf’a yoluna başvuruyorlar. Beklentiniz olmadan bu yolu da tercih edebilirsiniz.  
 
Karar kesinleşinceye kadar kimse sizi arayıp rahatsız edemez, kimse kapınıza gelemez. Karar istinaf aşamasından dönüp kesinleşmemiş ise bu konuda gelen yazılara veya kapınıza gelip sizden topuk kanı isteyen sağlıkçılara bu gerekçe ile reddedin ve bu kişileri savcılığa huzuru bozma suçundan şikayet edin.
 
İstinaftan da karar aleyhinize gelirse, 1 ay içinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunun, yine kapınıza gelen olursa bu gerekçe ile “Konu yargıda, yargılama süreci devam ediyor diyerek” reddedin.
 
Topuk kanı vermemek bir suç değil, bu konuda il sağlık müdürlüklerinin savcılıklara yaptığı şikâyetleri savcılıklar reddediyor. Yani topuk kanı vermemenizin bu konudaki mahkeme kararlarına uymamanızın hiçbir yaptırımı yok, idari para cezası bile yok. Dolayısı ile bu konudaki mahkeme kararlarına uymamanız sebebi ile mahkemelerin yapabilecekleri bir şey yok. Bu sebeple çocuğunuzu sizden alamazlar ve size ceza da veremezler. Çünkü mahkemelerin ve sağlık bakanlığının elinde “Topuk kanı verilmemesinin çocuğa zarar verdiğine” dair hiçbir kanıt yok. Bunlar hakimlere yapılan idari baskılar sonucu verile hukuksuz, yanlış kararlar.
 
Ama bu tür uygulamalara boyun eğerseniz, zorunlu testler dolayısı ile zorunlu tedaviler yerleşir. Çocuklar sizin değil, sağlık sisteminin malı haline gelir.
 
Doğrusu bunlara kapı bile açmayın, muhatap olmayın, siz muhatap oldukça yüz bulurlar. Ama hiçbir koşulda zorla içeri giremezler, zorla topuk kanı alamazlar, bunu yapmaları çok sayıda suça sebep olur.
 
1-) Konut dokunulmazlığını ihlal.
2-) Kasten müessir fiil.
3-) Mala zarar verme.
4-) Özgürlüğü kısıtlama (Sizi tutarlarsa)
5-) İzinsiz insan üzerinde deney.
6-) Kişisel verilerin izinsiz alınması.
7-) Kadın ve çocuğa karşı şiddet (6284)
7-) Görevi kötüye kullanma vs. bu suçlardan bazıları…
 
Yani buna cesaret edemezler. Onların tek yapabilecekleri mobbing yapmak ve sizi korkutmaktır. Ellerinde başka bir güçleri yoktur. Sizden izinsiz içeri girmeleri, size güç kullanmaları çok sayıda kanuna göre suçtur.
 
Zannetmiyorum ama böyle bir zorla girme teşebbüsü olursa (Ve sizin kapınızda her nasılsa açık kalmış ise) orantılı olarak meşru müdafaa hakkınızı kullanın, mesela içeri girmek isteyeni itin... Ama bu güne kadar böyle bir şeye cesaret edemediler. Topuk kanı vermemek bir sağlıklı çocuğa uygulanmak istenen bir genel sağlık taramasını reddetmektir. Yeni bir uygulamadır, bir garantisi yoktur, yani testlerin doğru sonuç verdiği, hastalıkların tedavi edileceğine garanti verilmemektedir, hatta taranan 6 hastalıktan önemli olan 3 tanesinin tedavi giderleri bile devlet tarafından karşılanmaz. Aileler bu astronomik ücretleri ödemek için aileleri dilendiriyorlar, yani (eğer tedavi gerçek ise) kimse tedaviye ulaşmamanız veya geç ulaşmanız ile ilgilenmiyor.
 
Bu yüzden bu baskının çocukların faydası için yapıldığına, bu işin samimiyetine inanmak mümkün değildir. Ve bu güya tedavilere rağmen hastalığı ilerleyen ve ölen çocuklar vardır. Ancak ben topuk kanı vermeyen (Ve aşı vurdurmayan) ailelerin çocuklarında bu rahatsızlıklara hiç rastlamadım, bu da tedaviler ile çocukların hasta edilmesi ihtimalini kuvvetli hale getiriyor. Örneğin SMA ilan edilip tedaviyi bırakıp iyileşen çocukları da duyuyorum. Yani ortada bir rant düzeni ile desteklenen bir nüfus kontrolü söz konusu.
 
Bu konuda kesin çözümlerden birisi de ikâmetgahı değiştirmek ve hiç bir yere bildirmemektir. Kira kontratını bile bir başka yakınınız üzerine yapıp, elektrik suyu, doğal gazı başkası üzerine açabilirsiniz. Bu sorunlarınızı kökten çözer. Mahkeme kararı aleyhinize çıksa dahi eğer sizi bulamazlar ise polis/jandarmaya bir adres araştırma vazifesi veriyorlar, onlarda en fazla komşunuza, bilemediniz yakın akrabanıza soruyor, bir netice alamazlar ise “Aranan şahıs bulunamamıştır” deyip evrakı geri gönderiyorlar, ceza mahkumiyetlerinde olduğu gibi yollarda kimlik sorulduğu zaman arananlar listesinde çıkmıyorsunuz. Zaten bir süre sonra peşinizi bırakıyorlar, konu kapanıyor gidiyor.
 
Ama en kesim çözüm, hamileliği sağlık ocağına bildirmemek ve evde doğumdur, doğuda bu uzun zamandır yapılıyor. Çocuğu ilkokula başlatmak istiyorsanız, o zaman bir tespit davası açar, DNA testi yaptırır ve çocuğu nüfusa kaydettirirsiniz, çocuğu nüfusa geç kaydetmenin 89 TL. para cezası var. Mahkeme harcı da birkaç bin TL, ama 8 yıl kafanız rahat olur, çocuğunuz güvende olur. Ancak tehlikeli bir dönemde olduğumuz için 5/10 yıl bu düzende gitmenin yerinde olacağını düşünüyorum, zaten ne olacaksa şu önümüzdeki 10 yıl içinde olup bitecek bence.
 
Son olarak 6 ay geçtikten sonra çocuğun sağlıklı olduğuna dair bir rapor alıp, (Yani topuk kanı ile taranan 6 hastalığın onda olmaması yeterli) bunu bir dilekçe ile tedbir kararını veren mahkemeye gönderin.
 
Bu dilekçede;
 
Çocuk 6 aylık olmuştur, topuk kanı Sağlık Bakanlığı genelgesi ve Yüksek yargı kararları uyarınca ancak 6 ay içinde tespit edilebilmekte, bu süreden sonra testin hastalığı bulma şansı olmamaktadır. Zaten bu hastalıklar da en fazla 4.5 ay içinde ortaya çıkmakta, bu süre içinde ortaya çıkmaz ise hastalığa yakalanılmadığı anlamına gelmektedir. Çocuğun sağlıklı olduğuna dair rapor ektedir. Tedbir kararı konusuz kalmıştır, gereğini talep ederim” Şeklinde bir dilekçe ile gönderin, sorunlarınız bitecektir.
 
----------
 
EĞER MEMUR DEĞİLSENİZ BU SORUNUNUZU BASINA VE SOSYAL MEDYAYA TAŞIYIN. ÇÜNKÜ BU SORUN BU YETKİLİ MAKAMLARIN HUKUK BİLMEMESİNDEN KAYNAKLANAN BİR SORUN DEĞİLDİR. BU DIŞ GÜÇLERCE ELE GEÇMİŞ SİSTEMİN VELAYETİ, TIBBİ MÜDAHALEYİ RET HAKKINIZI ORTADAN KALDIRMA HAREKETİDİR. BU ANCAK İŞGAL ALTINDAKİ BİR MİLLETE YAPILACAK BİR ZULÜMDÜR.
 
BU TESTLERE DİRENEMEZ İSENİZ, YARIN SİZİN ÇOCUĞUNUZU UYDURDUKLARI HASTALIKLAR İLE (GÜYA) TEDAVİ ETMEYE KALKACAKLAR VE BUNA KARŞI KOYMANIZ HUKUKEN ÇOK ZORDUR. ÇÜNKÜ ONLARIN KOYDUĞU BİR HASTALIK TEŞHİSİNİN YANLIŞ OLDUĞUNU RESMİ BİR YOLLA KANITLAYAMAZSINIZ. 
 
VE GÜYA TEDAVİ İLE ÇOCUKLARINIZI HASTA EDERLER. AŞILAR İLE YAPTIKLARI GİBİ, BU DURUM AŞILARDAN BELKİ YÜZ KAT DAHA TEHLİKELİDİR. BUGÜN 6 HASTALIK TARIYORLAR, AMA YARIN BUNU BİR KALEMDE 600'E ÇIKARTABİLİRLER. VE HER BİRİ İÇİN 50 AŞI KADAR ZARARLI (İLAÇ ADI ALTINDA) MADDE ENJEKTE EDEBİLİRLER. 
 
BASİT BİR RAHATSIZLIK İLE HASTANEYE GÖTÜRÜLEN VE UYGULANAN (GÜYA) TEDAVİLER SEBEBİ İLE ÖLDÜRÜLEN ÇOK SAYIDA (BASINA DA YANSIMIŞ) ÇOCUK VAKIASI VARDIR. GERÇEK ORAN BUNUN ÇOK ÜSTÜNDEDİR. AİLELER GENELLİKLE TOKTORLARA İNANDIKLARI VEYA KORKTUKLARI, NETİCE ALACAKLARINA İNANMADIKLARI İÇİN KONUYU YARGIYA VE BASINA YANSITMAZLAR, KADER BÖYLEYMİŞ DER, DURUMU SİNEYE ÇEKERLER. ANCAK BENİM ANLADIĞIM BU ÖLDÜRME-SAKATLAMA İŞİNİN HIZLANACAĞI VE ARTACAĞI YÖNÜNDEDİR. Bence bu; “Çocuğunuzu sizden daha çok düşünüyoruz….” maskesi altında yürütülen bir nüfus azaltma faaliyetidir.  
 
BUNU DA SİZİN (YOĞUN BAKIMA ALMA) GİBİ MÜDALAHELERİNE İTİRAZ (Tedaviyi seçme, ret etme) HAKKINIZI ORTADAN KALDIRARAK YAPMAK İSTEMEKTEDİRLER. ÇOCUKLARIN ÖLÜMÜ/SAKATLANMASI HALİNDE İSE BUNLAR KOLLANMAKTADIR.   
 
O YÜZDEN SARI ÖKÜZÜ BAŞTAN VERMEYİN VE YALNIZ KALMAYIN, AYNI GÖRÜŞTE OLAN İNSANLAR İLE BİRLİKTE MÜCADELE VERİN. 

----------

TOPUK KANI, AŞI REDDİ VE TIP HUKUKU İLE İLGİLİ DAVALARA BAKAN AVUKATLAR 
 
AV. İDRİS KARA (İSTANBUL)
0 532 267 80 80
av.idriskara@gmail.com
 
AV. ERSİN BAŞARA (SİVAS)
0 346 672 22 60
avbasara@hotmail.com
 
AV. MUHAMMED SAİD ALTUNTAŞ (DENİZLİ)
0 545 871 22 07
AV. MELİHA OĞUL ALTUNDAŞ (DENİZLİ)
0 544 904 74 94
hukuk.msa@gmail.com
 
Av. YASIN BURAK OZAN (ADANA)
0 553 103 17 09
av.yasinburak@gmail.com
 
Av. FATİH TİKENCE (ORDU)
0 543 512 82 06
avfatihtikence@gmail.com
 
AV. SENA BAĞLAR (İZMİR)
0 505 763 61 13
av.senabaglar@gmail.com
 
AV. YURDANUR LİKOGLU (ZONGULDAK) 
0 533 330 44 25
yurdanurkocak@hotmail.com
 
AV. AHMET KARAGÖZ (İZMİR)
0 539 520 27 60
Karagözahmet.2760@gmail.com
 
AV. OĞUZHAN KARAGÖZ ( ESKİŞEHİR)
0 532 574 75 40
Av.kadirkaargöz@gmail.com
 
Av. RABİA TAŞOVA (BURSA) 
0 530 596 44 36
avukatrabiatasova@gmail.com
tasovahukuk@gmail.com

AV. CÜNEYT BÜLEN ŞEKER (BURSA)
0 533 217 94 42
avukat.c.bulentseker@gmail.com

AŞI KONUSUNDA HABER VE BİLGİLER

TOPUKL KANI HAKKINDA HABER VE BİLGİLER

DİLEKÇE ÖRNEKLERİ

ÇOCUK HABERLERİ

Yorum Yap

Diğer Haberler