Anasayfa / Kemâl Özer / Düşünce fakirliği ve düşünce fabrikaları
Kemâl Özer

Kemâl Özer

Eklenme Tarihi: 25 Mart 2011 00:00

Düşünce fakirliği ve düşünce fabrikaları


Ne yazık ki ‘fakirlik’ denilince sadece “ekonomik fakirlik” anlaşılıyor. Oysa fakirliğin bu sütuna sığdırılamayacak kadar çok türü var. Ekonomik fakirlikte dâhil olmak üzere fakirlik türlerinin tümünün nedeni: “Düşünce fakirliği!
 
Şayet bir memlekette ekonomik fakirlikten söz ediliyorsa, orada düşünmek suç, düşünenler mahkûm ve hindi muamelesi görüyordur. Düşünce fakirliği aşılmadan, ne “tahammül fakirliği”, ne ekonomik fakirlik ne de diğer fakirlikler aşılabilir.
 
Kimileri aksini iddia edebilirler ancak gıdası bozulmuş bir toplum, yeni düşünürler çıkaramaz. Çünkü helâl ve temiz gıdadan sağlıklı bir beden, sağlıklı bir bedenden ise sağlık bir ruh, sağlıklı ruhtan da sağlam düşünce medyana gelir.
 
Vefatının üzerinden 9 asır geçmiş ama, hâlâ Gazali’yi anlamaya çalışıyoruz. 7 asır önce yaşamış İbn-i Haldun’u hâlâ aşamıyoruz. Ve daha niceleri…
 
Gazali’yi, İbn-i Haldun’u, İbn-i Heysem’i ve diğerlerini yetiştiren medeniyete ne oldu da bugün bunları yetiştirmek bir yana, okumakta ve anlamakta zorlanıyor?
 
Bugün, tersine bir akıntı olsa da, üç beş asır öncesine kadar kelimeler tersine bir akın izlerdi. Mesela ‘el-kimya’ ‘alchemy (simya)’ ve ‘cebir algebra’ olarak geçer batıya.
 
Bize “düşünce merkezleri” olarak çevrilen “think tank” kuruluşlarının batıdaki tarihi, 20. yüzyıldan öteye gitmez. Oysa Mekke’de İslam öncesi kurulan “Dâr’ün Nedve”nin her ne kadar İslam sonrasında, -batının soğuk savaş sonrasında tek düşman olarak İslam’ı gördüğü gibi- Hz Peygamber’e karşı politika geliştirmeye mâtuf bir oluşuma dönüşmüşse de, öncesinde Kureyş kabilesinin geleceği için düşünce ve planların üretildiği bir merkez olduğunu söylemek yanlış olmaz.
 
Buna mukabil Müslümanlar ise ilk ‘düşünce akademisi’ olarak “Dârü-l Erkam”ı kurarlar. İslam düşünce mimarları bu enstitüde yetiştiler. Ardından farklı coğrafyalara dağılarak, gittikleri bölgelerin insan ve beldelerini îmar ettiler.
 
HP’nin eski Başkanı olan Fiorina, 26 Eylül 2001’de yaptığı bir konuşmada, İslam düşünce mimarlarının elinde yeni bir şekil alan dünyayı, şu şekilde özetler: “Bir zamanlar, dünyanın en büyüğü olan bir medeniyet vardı. Ve bu medeniyet, gücünü her şeyden ziyade buluşlardan almaktaydı. Mimarları, yer çekimine meydan okuyan yapılar tasarlıyorlardı. Matematikçileri, bilgisayarın keşfine ve kriptolojinin gelişmesine zemin hazırlayan cebiri ve algoritmaları bulmuşlardı. Hekimleri, insan vücudunu inceliyor, yeni tedavi yöntemleri keşfediyorlardı. Astronomları, gökyüzünü gözlemliyor, yıldızlara ad verip, uzay yolculuğunun ve keşfinin temelini atıyordu. Yazarları binlerce öykü kaleme almışlardı; cesaret, romantizm ve büyüyle dolu öyküler… Onlardan önce yaşamış olanlar, böyle şeyler düşünmeye bile cesaret edemeyecek kadar korku ile yoğrulmuşken… Diğer uluslar fikirlerden korkarken, bu medeniyet, yeni fikirler geliştiriyor ve onları canlı tutuyordu.

Yazarın Diğer Bazı Yazıları

Yorum Yap

Yorumlar

Bazı Haberler

Selam ver mutlu ol

Selam ver mutlu ol

Selamlaşmak, teşekkür etmek mutluluğu artıyor: Türkiye'de en çok hangi bölgeler yabancılarla konuşuyor? Rasülullah (a.s.v.) Hz. Enes’e (r.a.) şöyle buyurmuştur: “-Ey Enes! Ümmetimden rastladığın kimselere selam ver ki ömrün uzasın. Evine girdiğinde selam ver ki hayrın ve bereketin çok olsun.”

Edremit Aile Mahkemesi'ne Suç Duyurusu: Topuk Kanı zorbalığına tepki

Edremit Aile Mahkemesi'ne Suç Duyurusu: Topuk Kanı zorbalığına tepki

DSÖ'nün emir ve direktiflerine vahiy gibi sarılan Sağlık Bakanlığı hâmilelere şeker yüklemesi ve bebeklere topuk kanı zülmüne devam ediyor. Sezaryan zulmünü bitirmek için gayret etmeyen Sağlık ve Aile Bakanlıkları topuk kanı söz konusu olunca milleti tehditten geri durmuyor. Bebeklerinden zorla topu alınmasına itiraz eden Özdemir ailesi, Edremit 1. Aile Mahkemesinin aleyhlerine verdiği tedbir kararını Bursa Bölge Adliye Mahkemesine taşımıştı. Şimdi de aile adına açıklama yaptı.

Sezaryen çetesi

Sezaryen çetesi

Sezaryen doğum Türkiye'de neden bu kadar fazlar? Ne azcıdır ki soruyu soran BBC... Gerçek ise şu: Türkiye'nin nüfusunu azaltmak ve devleti soymak isteyen bir sezaryan çetesi var. Doğumhaneler bile çok yoğuk hale getirilerek normal doğum engelleniyor.