Diyanet'ten anne sütü bankası konusunda 2 ayrı yaklaşım

Sağlık Bakanlığı'nın anne sütü bankası girişimi konusunda sessizliğini koruyan Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan gecikmiş bir açıklama geldi. Sağlık Bakanı'nın Diyanet olumlu görüş verdi açıklaması üzerine gelen açıklamada 7 şart ileri sürülüyor.

Diyanet'ten anne sütü bankası konusunda 2 ayrı yaklaşım
Diyanet İşleri Başkanlığı son günlerde tartışılan 'Anne Sütü Bankası' konusunda yazılı bir açıklama yaptı. 

Geçtiğimiz yılın 12 Nisan tarihinde Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Raşit Küçük'ün başkanlığında Kurul toplanmış ve 'İnsan Sütünün Saklanması ve Bebeklere Verilmesi' konusunda müzakerelerde bulunmuştu.

Son zamanlarda ihtiyaç sahibi bebeklere verilmek üzere süt bankası kurularak, kadınlardan alınan sütlerin muhafaza edilmesi şeklindeki uygulamanın ortaya çıktığı ve bazı Batı ülkelerinde yaygınlaştığı ifade edilen açıklamada, böyle bir bankanın kurulmasının İslam'a göre caiz olup olmadığı konusunun, bireysel olarak İslam alimlerinin, kurumsal olarak da fetva kurullarının gündemine girdiğine yer verildi. Bazı fetva kurullarının, süt bankası uygulamalarının süt emme konusunda karışıklık meydana getireceği, bunun da farkında olmadan İslam'ın yasak kıldığı süt akrabaları arasında evlenmelere yol açabileceği gibi gerekçelerle bu bankaları kurmanın caiz olmayacağına karar verdikleri belirtilen açıklamada şu hususun altı çizildi;

"Ancak bu hüküm meselenin özüne yönelik olmayıp, kendilerinden süt alınan anneler ile süt verilen bebekler arasında oluşacak süt akrabalığı konusunda hassasiyet gösterilmeyerek, sütlerin ve süt akrabalıklarının karışması sonucu dinin yasakladığı evliliklere götürebileceği endişesinden kaynaklanmaktadır.

Prensip olarak, ihtiyaç duyulması halinde çocuklara annelerinden başka kadınların sütlerinin emzirme yoluyla verilmesinde bir sakınca olmadığı gibi, kadınlardan alınan sütlerin bekletilerek daha sonra ihtiyaç duyan bebeklere verilmesinde de sakınca yoktur. Ancak, süt akrabalığının getireceği evlilik yasaklarının ihlal edilmemesi için her türlü tedbirin alınması ve bu tedbirlerin hassasiyetle uygulanması gerekir."

Kurul müzakereler sonucunda insan sütünün saklanmasının ve ihtiyacı olan bebeklere verilmesinin dini açıdan sakıncası olmamasının aşağıda belirtilen şartların dikkate alınması kaydıyla uygulanabileceği sonucuna vardı.

1- Süt verecek kadının kendi çocuğunu sütten mahrum bırakmaması,

2- Başka kadının sütünü içen çocuklar arasında oluşacak mahremlik dairesini, olabildiğince daraltmak için, pratik bir tedbir olarak, bir kadından alınan sütün sadece erkek veya sadece kız çocuklara verilmesi,

3- Süt veren kadın ile süt verilen çocuğun kimliklerinin, kayıt altına alınması ve bu bilginin her iki tarafa da verilmesi,

4- Bu hususun yasal düzenleme ile güvence altına alınması,

5- Evliliğe engel teşkil eden süt akrabalığı dairesinin daha da genişlememesi için, birden fazla anneye ait sütlerin karıştırılmaması,

6- Süt veren anneye, masrafları dışında bir ücret verilmemesi, alınan sütlerin para karşılığı satılmaması,

7- Kendi annesinin sütü ile beslenme imkanı bulunan çocukların, bu sistemden yararlandırılmaması.

 

DEĞERLENDİRME

Diyanet'ten yapılan bu açıklama ile geçtiğimiz yıl Nisan ayında Din İşleri Yüksek Kurulu'nun anne sütü bankası girişimi konusundaki kararından resmi makamların isteği çerçevesinde yumuşama yapıldığını anlamak zor değil.

İşte Din İşleri Kurulu'nun sitesindeki konuya dair soru ve cevapları

SÜT HISIMLIĞI NEDİR?

Süt emme çağındaki bir çocuğun kendi annesinden başka bir kadından süt emmesi halinde, bu çocukla, süt emziren kadın ve bu kadının yakınları arasında meydana gelen hısımlığa süt hısımlığı denir. Süt hısımlığı evlenme konusunda bazı istisnalar dışında kan hısımlığı ile aynı yasakları doğurur (Merğinani, el-Hidaye, İstanbul, I, 223). . Zira hadiste “Nesep yoluyla mahrem olan emzirme ile de mahremdir.” (Buhari, Şehadat, 7; Müslim, Rada 1) buyurulmuştur.

GÖZE DAMLATILAN SÜTTEN DOLAYI SÜT AKRABALIĞI MEYDANA GELİR Mİ?

Süt hısımlığının oluşması için, emziren kadının sütünün bebeğin midesine ulaşması gerekir. Bunun sebebi, emilen sütün çocuğun beslenmesi ve büyümesindeki katkısıdır. Göze damlatılan sütün beslenme ve büyümede etkisi yoktur. Dolayısıyla göze damlatılan süt sebebiyle süt akrabalığı meydana gelmez (Merğinani, el-Hidaye, I, 245; İbn Kudame, el-Muğni, II, 1972).

BİR KADININ BAŞKA BAŞKA DOĞUMLARDA EMZİRDİĞİ İKİ ÇOCUK SÜTKARDEŞ OLUR MU?

Kur'an-ı Kerim'de kendisinden süt emilen kadınlardan “sütanne”, aynı kadından süt emen çocuklardan da “sütkardeş” diye bahsedilmiş ve bunlar arasında süt akrabalığının meydana geleceği bildirilmiştir (Nisa, 4/23). Buna göre, ister aynı doğumda ister başka başka doğumlarda olsun, bir kadından, süt emme müddeti (rada) içinde süt emen çocuklar birbirleriyle sütkardeş olurlar.

KİŞİ, KARDEŞİNİN SÜTKARDEŞİ İLE EVLENEBİLİR Mİ?

Sütkardeşle evlenmek yasaklandığı için (Nisa, 4/23), kişi, süt emdiği kadının çocuklarıyla evlenemez. Bu konudaki genel prensip şöyledir: Süt emen çocuk, emziren kadının öz çocuğu gibi kabul edilir. Öz çocuğu kimlerle evlenemezse, süt çocuğu da onlarla evlenemez. Ancak kişi, kardeşinin sütkardeşiyle evlenebilir. Çünkü aralarında ne nesep, ne de süt yönünden kardeşlik söz konusu değildir.

SÜTKARDEŞLER ARASINDAKİ TESETTÜRÜN ÖLÇÜSÜ NEDİR?

Aralarında süt hısımlığı bulunan kimseler birbirlerine mahrem sayılırlar. Evliliği devamlı surette haram hale getiren sebepler; akrabalık, süt hısımlığı ve evlilikten kaynaklanan hısımlık olmak üzere üç tanedir (Nisa, 4/23). Tesettürü emreden ayette, Yüce Allah, inanan bir bayandan gözlerini haramdan sakındırmasını istemiş ve zinet yerlerini yabancı erkeklere göstermemesini emretmiştir (Nur, 24/31). İslam alimleri bu ayetlere ve konu ile ilgili Hz. Peygamber (s.a.s.)'in söz ve uygulamalarına (Buhari, Şehadat, 7; Ebu Davud, Nikah, 6) dayanarak, birbirlerine mahrem olan kimseler arasındaki tesettürün ölçüsünü belirlemişlerdir. Buna göre, bir erkeğin yukarıdaki sebeplerden biri ile evlenmesi yasak olan bir bayanın, başına, saçına, yüzüne, bacakların dizden aşağı kısmına, pazılarına ve göğsüne bakması haram değildir (Mevsıli, el-İhtiyar, Beyrut 1999, V, 406-407). Bunlarla birlikte bir kimse, cinsi duygularını kontrol etmede problem yaşıyor ve yukarıda sayılan yerlere bakma halinde cinsi duyguları harekete geçiyorsa, hem kendisi hem de yakınları bunu dikkate alarak tedbir almalı ve ona göre hareket etmelidirler.

KİŞİ SÜTBABASININ DİĞER HANIMINDAN OLAN ÇOCUĞUYLA EVLENEBİLİR Mİ?

Kur'an-ı Kerim'de, sütanneler ve sütkardeşlerle evlenmek yasaklanmıştır (Nisa, 4/23). Hz. Peygamber (s.a.s.) de “Nesep bakımından haram olan süt bakımından da haramdır” (Buhari, Şehadat, 7; Müslim, Rada, 1, 9; Ebu Davud, Nikah, 6) buyurmuştur. Bu yüzden kişi, kendi baba bir kardeşiyle evlenemeyeceği gibi, sütbabasının diğer hanımından olan çocuğu da baba bir sütkardeşi olduğundan, onunla da evlenemez (Serahsi, el-Mebsut, Beyrut 2000, V, 242).

BİR KİŞİ KARDEŞİNİN SÜTKARDEŞİYLE EVLENEBİLİR Mİ?

Süt akrabalığı, sadece emziren ve emen arasındaki süt emme fiilinden doğduğu için, süt anne ve bazı akrabaları ile; süt emenin kendisi ve öz çocukları ile sınırlı kalmakta, bunların dışındaki akrabalar arasında evlenme engeli meydana gelmemektedir (Mevsıli, el-İhtiyar, Beyrut 1999, III, 118). Bu yüzden kişi, kardeşinin sütkardeşiyle evlenebilir.

SÜT EMENİN KARDEŞLERİ, SÜTÜNÜ EMDİĞİ KADININ ÇOCUKLARIYLA EVLENEBİLİR Mİ?

İslam hukukuna göre, annesi dışında bir kadının sütünü emen çocuk, bu kadının süt çocuğu olur. Bu çocuk sütünü emdiği kadının öz ve süt çocuk veya torunlarından hiç biri ile evlenemez. Süt akrabalığı, sadece emziren ve emen arasındaki süt emme fiilinden doğduğu için, süt anne ve bazı akrabaları ile; süt emenin kendisi, öz çocukları ve torunları ile sınırlı kalmakta, bunların dışındaki akrabalar arasında evlenme engeli meydana gelmemektedir (Mevsıli, el-İhtiyar, Beyrut 1999, III, 118). Bu yüzden süt emenin kardeşleri emziren kadının çocuklarıyla evlenebilir.

SÜTKARDEŞLER BİRBİRİYLE EVLENEBİLİR Mİ?

İslam'a göre kişi sütkardeşiyle evlenemez. Kur'an-ı Kerim'de; “Sizi emziren analarınız ve süt kız kardeşleriniz (size haram kılındı. )” (Nisa, 4/23) buyurulur. Hz. Peygamber de (s.a.s.) “Doğum yoluyla haram olanlar, süt emme-emzirme yoluyla da haramdır” buyurmuştur (Buhari, Nikah 20; Müslim, Rada 1; Ebu Davud, Nikah 7). Fıkıh alimlerinin çoğunluğuna göre çocuğun ilk iki yaş içerisinde emdiği süt az olsun çok olsun, süt hısımlığının meydana gelmesi için yeterlidir. İmam Şafii ise süt hısımlığının oluşabilmesi için ilk iki yaş içinde beş ayrı seferde ve doyurucu nitelikte olmasının şart olduğunu söylemektedir (Merğinani, el-Hidaye, I, 223, İstanbul, 1986; Nevevi, el-Mecmu', XX, 77-80, Beyrut, 1985).

ÇOCUĞU EMZİRMEK ANNENİN GÖREVLERİ ARASINDA MIDIR?

Annenin çocuğunu emzirmesi dinen bir görevdir ve fıtratın gereği de budur. Nitekim; “Emzirmeyi tamamlatmak isteyenler için anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği, örfe uygun olarak babaya aittir. Hiçbir kimseye gücünün üstünde bir yük ve sorumluluk teklif edilmez. Hiçbir anne ve hiçbir baba çocuğu sebebiyle zarara uğratılmasın.” (Bakara, 2/233) ayeti kerimesi, annenin çocuğunu emzirmesinin görevi olduğuna işaret etmektedir. Anne emzirme için evlilik devam ederken veya boşanma iddeti beklerken herhangi bir ücret isteyemez. Çünkü bu dönemlerde annenin nafakası esasen kocaya yani çocuğun babasına aittir. Fakat boşanma iddeti biten veya ölüm iddeti bekleyen kadın emzirme için ücret talep edebilir. Ayet-i kerime'de şöyle buyurulur: “Onları (iddetleri süresince) gücünüz nispetinde, oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun. Onları sıkıntıya sokmak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için (çocuğu) emzirirlerse (emzirme) ücretlerini de verin ve aranızda uygun bir şekilde anlaşın. Eğer anlaşamazsanız, çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir.” (Talak, 65/6) Şunu da belirtelim ki bizim örfümüzde çocuğunu emzirdiği için ücret alan anneye rastlanmamıştır

ÇOCUĞUN SÜTANNESİNE KARŞI NE GİBİ GÖREVLERİ VARDIR?

İslam ahlakının temel prensiplerinden biri de vefadır. Bir müslümanın anne ve babasından sonra vefa göstermesi gereken şahısların başında, kendisine rahmet pınarlarını akıttığı sütannesi gelmektedir. Kendisi de sütanneler tarafından emzirilmiş olan Hz. Peygamber (s.a.s.)'in bu şahıslara karşı sergilediği tavır, Müslümanlar için örnek bir duruş arz etmektedir. Hz. Peygamber (s.a.s.), ilk sütannesi olan amcası Ebu Leheb'in kölesi Süveybe'ye karşı hep vefalı olmuş, kendisini emzirdiğini her fırsatta söylemiştir (Buhari, Nikah, 20). Peygamberimiz (s.a.s.), yanında çocukluğunun yaklaşık üç yılını geçirdiği süt annesi Halime'yi hep hayırla yad etmiş ona ve ailesine karşı hep vefa duygusu içinde olmuştur (Ebu Davud, Edeb, 130).

BİR KADINDAN SÜT EMEN BİR KIZIN, BU KADININ KAYINI İLE EVLENMESİ CAİZ MİDİR?

İslam dininde evlenilmesi caiz olmayan hısımlar ayet ve hadislerde sayılmış ve bunların dışında kalanlarla evlenmenin helal olduğu açıkça ifade edilmiştir. Kendileriyle evlenilmesi haram olan kadınlar şunlardır: İster nesep yoluyla olsun ister süt emme yoluyla olsun anne, anne veya baba tarafından olan büyük anneler, kız, oğlan ve kızın çocukları yani torunlar, kız kardeş, kız ve erkek kardeşin kızları, hala, teyze, eşin annesi, kendisiyle birleşilen eşin başka kocasından olan kızı, oğlun eşi ile muvakkat yasakla evlenmek men edilen eşin kız kardeşi, teyzesi ve halası, (eşinden ayrılmadan bunlarla evlenemez), puta, ateşe, yıldıza tapanlar, süt anne, süt kız kardeş, süt hala, süt teyze ve başkalarının nikahında bulunan kadınlar (Nisa 4/23-24). Bunların dışında kalanlarla, başka bir evlenme engeli de yoksa evlenmek caizdir. Buna göre; kişinin kendisine süt emziren kadının kayını, bu kızın süt amcası olacağından onunla evlenmesi caiz değildir (Maverdi, el-Havi, XI, 807; Kasani, Bedai, IV, 3; İbn Nüceym, el-Bahru'r-Raık, III, 342). Zira “Kan hısımlığından (nesepten) haram olanlar, süt hısımlığından da (rada') haram olurlar.” (Buhari, “Nikah”, 20; Müslim, “Rada“, 1; Ebu Davud, “Nikah”, 6).

SÜT ÇOCUĞUN SÜTANNE VE BABASIYLA YALNIZ KALMASINDA BİR SAKINCA VAR MIDIR?

Süt emme çağı olan iki yaşını doldurmadan önce (Bakara, 2/233; Lokman, 31/14) bir çocuğu emziren kadın, bu çocuğun sütannesi, kocası da çocuğun sütbabası olur. Dolayısıyla, söz konusu çocuk ile bu karı-koca arasında süt yoluyla bir mahremiyet oluşur. Bu açıdan bu çocuğun buluğ çağından sonra gerek bu kişilerle gerekse bu karı-kocanın öz çocukları ile bir arada bulunmalarında dinen bir sakınca olmaz. (Nisa 4/23; Şafii, el-Ümm, VI, 179; İbn Rüşd, Bidayetü'l-müctehid, II, 37).

EMZİKLİ BEBEĞİ OLAN BİR KADIN YENİDEN HAMİLE OLURSA BEBEĞİ EMZİRMEYE DEVAM EDEBİLİR Mİ?

Bu mesele dini olmaktan çok tıbbi bir meseledir. Bugünkü tıbbi bilgilere göre hamilelik sürecinde sütün kalitesi azalmaktadır. Annenin emzirme sebebiyle direnci düşebilir. Emzirme döneminde hamile kalınması tıbben arzu edilen bir durum olmamakla birlikte, bu durum emzirmenin sonlandırılması için bir neden değildir. Bebeğin beslenmeye ihtiyacı vardır. Annenin de bu dönemde manevi desteğe olduğu kadar besin ve kalori desteğine ihtiyacı olacaktır. Bu konuda; kaynaklarda yer alan; “(Emzikli karılarınızla cinsel ilişkide bulunmak sureti ile) çocuklarınızı gizlice öldürmeyin. Canımı elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, emziren kadının hamile kalması, süt emen çocuğa öyle zarar verir ki at sırtında koşturan ergin erkek olacak yaşa gelse bile yine onu tutar yere atar.” (İbn Mace, Nikah, 61) hadisini tıbbi veriler çerçevesinde değerlendirmek uygun olur. Buna göre; hamilenin emzirmesi dinen yasak değildir. Ancak tıbbi veriler bunun zararlı olduğunu ortaya koyarsa bu durumda bu verilere itibar edilir

Kaynak: http://kurul.diyanet.gov.tr/sorusor/SoruAra.aspx?PopUpMi=1&ANAKONUID=34&ALTKONUID=169

 

İslam fıkhı açısından süt bankacılığı

Din İşler Yüksek Kurulu üyesi ve Konya İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof Dr Ramazan Altıntaş işe bugün Memleket gazetesinde yazdığı köşesinde şu görüşleri dile getirdi: Altıntaş'ın görüşleri Diyanet'in konuya kurumsal olarak Sağlık Bakanlığı gibi yaklaştığının da bir göstergesi niteliğinde:

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Fatih Belediyesi'ni ziyaretten ayrılırken gazetecilere süt bankası ile ilgili açıklamalarda bulundu. Basından öğrendiğimiz kadarıyla Sayın Müzezzinoğlu, süt bankası konusunda, halkımızın dini hassasiyetini ve değerler alanındaki inancını dikkate alacaklarını söylediler. Bu alanda sadece İslam'ın değil, özellikle gayr-i Müslim vatandaşların da görüşlerine başvuracaklarını dile getirdiler. Ben bu hassasiyetlerinden dolayı bakanımızı kutluyorum.

Sayın bakanın da ifade ettiği gibi, bugün dünyada anne sütünün yerini tutulabilecek doğal veya suni gıda yoktur. Dolayısıyla anne sütü birinci derecede bebek için önemlidir. Anne verici ise ve ihtiyacı olan bir de bebeğiniz varsa bize düşen bunu buluşturmaktır. Burada asıl sorun, bebeğin kendi annesi değil, bir annenin başka bir bebeğe sütünün verilmesi olayıdır. İnancımızda sütkardeşliği diye bir anlayışı vardır. İslam dininde herhangi bir erkek ya da yetişkin bayanın sütkardeşiyle evlenmesi yasaktır. İşte bu yasağın çiğnenmesini önlemek için hükümet önceden bazı tedbirler alacağını ifade ediyor. Bu alanda teknolojiden yararlanılacağını ve süt emen çocukların kayıtlara geçirileceği vurgulanıyor.  Gerçekten bu dikkat ve hassasiyet öteden beri milletimizin özlediği ve beklediği bir hassasiyettir. Millet-devlet kaynaşması da milletin değer ve inançlarını göz önüne alarak yasal düzenlemeler yapmaktan geçmektedir.

Nisa Suresi'nin 23. âyetinde süt emme çağında iken aynı kadından süt emen çocuklar ve onları emzirenler arasında evlenme engelinin oluşacağı hükme bağlamıştır. Peygamber Efendimiz de nesep yönüyle birbirlerine haram olanların, süt emme yolu ile de haram olacaklarını beyan etmiştir.(Müslim, Radâ', 2). Her ne kadar fıkhi ekoller arasında farklı yorum biçimleri varsa da biz burada onlara girmeyi zaid görüyoruz. Burada sözkonusu olan doğrudan bir annenin bir başka çocuğu emzirmesi değil, farklı annelerin sütünün bir bankada korunarak, ihtiyaç sahibi çocuklara verilmesidir. Kaldı ki, Anadolu'da anneler başka çocukları emzirdikleri zaman emzirilen çocuk sütkardeş kabul edilir, yetişkinlik çağına adım attığı zaman evlendirilme olaylarında bu mahremiyet konusuna azami derecede dikkat edilir.  

Yukarıda da vurguladığımız gibi asıl mesele, annelerden alınan sütlerin bir bankada biriktirilmesi ve oradan ihtiyacı olan bebeklere verilmesidir. Kurulacak süt bankalarında süt veren annelerin sütlerinin birbiriyle karıştırılmaması gerekmektedir. Her anne sütü için bu annelerin ve sütünden istifade eden bebeklerin kimlikleri çok açık ve net olarak belirlenmesi ve sütlerin birbirlerine karıştırılmaması gerekmektedir. Eğer böyle yapılırsa, kayıt tutmak sureti ile mahremiyet konusunda ortaya çıkacak şüpheler önlenmiş olur.  Yeni doğan ünitelerindeki erken doğmuş çocuklar açısından, zorunluluk bulunması ve mahremiyetle ilgili düzenlemelerin açıkça ortaya konulması halinde, süt bankalarının kurulmasında dinen bir sakınca bulunmamaktadır.

Başka annenin sütünü içen çocuklar arasında oluşacak mahremlik dairesini, olabildiğince daraltmak için, pratik bir tedbir olarak, erkek çocuk sahibi kadının sütünü erkek çocuklara; kız çocuk sahibi kadının sütünü de kız çocuklara vermek en uygun olanıdır. Bununla da yetinilmemeli, bakanın da işaret ettiği gibi,  süt veren kadın ile süt verilen çocuğun kimliklerinin, kayıt altına alınması ve bu bilginin her iki tarafa da verilmesi büyük önem taşımaktadır. Ayrıca hükümet, bu hususu yasal düzenleme ile kayıt altına da almalıdır. Süt bankasında yapılacak düzenlemelerde farklı farklı üniteler oluşturulmalı, birden fazla anneye ait olan sütler ayrı ayrı korunmalı, asla birbirlerine karıştırılmamalıdır. Bu konularda mevcut yönetimin gerekli dikkat ve hassasiyeti göstereceğine inanıyoruz. (Memleket)


Sağlık Bakanlığı çıldırmış olmalı

Sağlık Bakanı: Diyanet anne sütü bankasına izin verdi

Hasan Karakaya: Ya Süt Bankasının başındaki adam sütü bozuk ise!

Mehmet Ali Bulut: Bu nasıl bir cüret böyle!

Emine Şenlikoğlu: Anne sütü bankasının bir adım sonrası sperm bankası

 

En Çok Okunan Haberler

Yorum Yap

Diğer Haberler