'İncir', neredeyse unuttuğumuz nimetlerden biri. 'Yemiş' de denilen İncir adına sûre inmiş nadir nimetlerden biri. Türkiye bir İncir ülkesi. Ne yazık ki bu ülkede bu şifa deposunun bir kğ'ı için (kuru incir) için bir gün çalışmak zorunda.
Bugün ülkemizde bir asgari ücretli sağlık beslenmeye karar verip evine herbiri kendi ülkesinde bolca yetişen; 1 kğ kuru incir, 1 kğ kuru üzüm, 1 kğ hurma, 1 kğ bal, 1 kğ tereyağı, 1 kğ peynir, 1 lt zeytinyağı, 1 kğ zeytin, 1 kğ ceviz, 1 kğ fındık, 1 kğ badem almaya kalkarsa bir aylık maşarının 5'de 2'sini harcamak zorunda kalacak ve vahçecerek bütçesi buna el verdiği için ne kadar sağlıksız ürün varsa almak zorunda kalacaktır.
Lakin birçoğu o ülkelerde yetişmeyen Avrupalı bir asgari ücretli butün bunları gelirinin sadece 15'de birini ödeyerek alabilmektedir.
Ülkemizin yıllık 20 milyar dolardan fazla sağlık harcaması olduğunu, bunun 8 milyar dolarını ilaç şirketlerine ödediği, ülke insanın dörtte birinin hergün hastanelerde kuyrukda beklediği gerçeğini yanyana koyunca, sağlık ve tarım politikamızın içler acısı durumu ortaya çıkmıyor mu? O halde çözüm 8 milyar doları ya da 20 milyar doları bizleri daha da hasta etmekten başka bir işe yaramayan sektörlere aktarmak yerine, sağlıklı beslenme ve koruyucu hekimlik için yeni projeler geliştirmek gerekmiyor mu?
Ancak en azından kişisel adımlarımızı atarak işe başlayarabiliriz. Gıda endüstrisinin dayattığı sözde gıdalar yerine doğala ve fıtrata yönelmeliyiz. Tıpkı dedelerimiz ve nelerimiz gibi.
İNCİR
Hicaz ve Medine topraklarında incir olmadığı için, hakkında hadis yoktur. Ancak Ebi'd-Derdâ'dan naklen şöyle anlatılır; “Peygamber efendimize bir tabak incir hediye edildi, bunun üzerine Peygamberimiz: "Bir meyuenin cennetten indiğini söyleseydim inciri söylerdim, çünkü cennet meyvesi çekirdeksizdir. İncirden yiyiniz, zîrâ incir basuru keser ve nigrîs hastalığına fayda verir" şeklinde bir hadis rivayeti vardır. Fakat bu hadisin sabit olduğunda şüpheler vardır.
İncir'in bittiği toprak, hurmanın yetiştiği toprağa (özellikleri açısından) ters düşer. Ancak Cenâb-ı Hak yüce kitabında faydaları çok olduğu için İncir'le yemin etmiştir. Doğru olan görüşe göre, kendisiyle yemin edilen incir, bilinen incirdir.
İncir sıcak bir meyvedir, yaşlığını ve kuruluğunu savunan iki görüş vardır. En iyisi kabuğu olgun ve çok beyaz olanıdır.
TÎN SURESİ
“İncir ve zeytine, Sînâ dağına ve şu güven veren şehre (Mekke'ye) andolsun ki, biz insanı hakikaten en güzel biçimde yarattık.
Sonra onu (isyanı, vahiy yolundan sapması, hep kötü şeyleri düşünüp yapması yüzünden) aşağıların aşağısına çevir(ip indir)dik.
Yalnız iman edip de sâlih (sevaplı) amel (ve hareket)lerde bulunanlar hariçtir. Çünkü onlar için ardı arkası kesilmez bir mükâfat vardır.
O halde (ey insan! Bunca delillerden) sonra dîni (hesap gününü) hangi şey sana yalan saydırabilir?
Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni (ve hükmü en iyi olan) değil midir.”
İncirin yararları
- İncirin et kısmı en iyi yeridir. - Böbrek ve mesanedeki taşları temizler
- Zehirlenmeye karşı sigortadır.
- Bütün meyvelerden daha çok besleyicidir. - Boğaz kurumasına, göğüs sertliğine ve akciğer bölmelerine faydalıdır. - Ciğer ve dalağı yıkar, tıkanıklıkları açar. - Mideden balgamımsı karışımları söker atar. - Özellikle kurusu vücut için iyi bir besleyicidir.
- İncirin et kısmı en iyi yeridir. - Tuzlu balgamdan doğan susuzluğu giderir.
- Müzminleşmiş öksürüğü yumuşatır. - İdrarı artırır, böbrek ve mesaneye iyi gelir.
- Aç karnına yemenin, özellikle badem ve cevizle birlikte yemenin, besinlerin geçtikleri yolları açmakta görülmedik faydası vardır. Celanos şöyle der: İncir -öldürücü zehirî almadan önce- badem ve sedefotunun meyvesiyle ruta birlikte yenirse vücuda fayda sağlayacağı gibi zarardan da korur.
- Beyaz dut da incire yakındır ancak besin değeri daha düşük ve mîdeye zararı daha fazladır.
İncirin zararları
Fazla tüketilmesi durumunda her gıdanın zararları vardır. İncirin fazla tüketilmesi durumunda bitlenme gibi ilginç bir zarar ortaya çıkabilmektedir.
- Sinirli insanları susatır. - Katı besin maddeleriyle birlikte kesinlikle yenmemelidir.
İbn-i Kayyim El Cevziyye'nin Tıbbu'n Nebevi adlı eserinden alınmıştır.
Yorum Yap